YAZIYOR OLMAK
Hamle Gazetesi’nin “Yazarımız Özcan Özgür senelik izine ayrıldığı için yazılarına bir süre ara vermiştir. Okurlarımıza saygıyla duyurulur” paylaşımını okuyunca ve birkaç gün yazı yayınlanmayınca Mustafa İnci’yi aradım.
İnci, telefon açtığını Özcan Özgür’ün Ören’de tatilde olduğunu kendisine ilettiğini söyledi.
Ben inanmadım, ‘bir şey var ama Özcan Özgür o bir şeyi bilmemizi istemiyor’ diye düşündüm.
Zira benim tanıdığım Özcan Özgür’ün mesleğine işkolik derecesinde bağlı olduğunu, koşul ne olursa olsun mutlaka yazacağını biliyordum.
Bu kaygı ile kendisine (sosyal medyanın bize sağladığı ve halk arasında özelden olarak tabir edilen) msn’den bir not gönderdim.
Şöyle dedim:
“Özcan abi, sen her koşulda yazardın, umarım sıkıntı yoktur, umarım iyisindir. Muğla’da yazmanın, yazıyor olmanın seviyesi senin üzerinden gider, fazla ara verme”…
Uzun süre mesaja yanıt gelmedi ama biz Özcan Özgür’ün hastanede tedavi gördüğünü öğrendik.
Kendisinin haberi olmasa da süreci takip ettik.
İşte o ara gazeteci dostlar Altar Zeyhan ve Mustafa İnci’ye, emin değilim ama bir de Muhittin Direk’e de söylemiş olabilirim, şöyle dedim;
“Eğer Özcan Özgür yazmayı bırakırsa? ben de bırakacağım. Sadece haber yapacağım, köşe yazmayacağım”…
Tüm samimiyetimle, Özcan Özgür yazmayı bıraksaydı ben de bırakacaktım.
Mesleki ve kişisel nedenlerden dolayı köşe yazmayı bırakacak, mesleği salt haber yaparak sürdürecektim.
“Özgür’e yazmaya devam etmesi, fazla ara vermemesi konusunda telkinde bulunuyorsun, kendin yazmayı bırakmaktan bahsediyorsun” diyenler çıkacaktır.
Doğrudur.
Bu bazılarına bir çelişki gibi gelebilir.
Kim bilir?
Belki de bu telkin biraz da kendimize yapılmış bir teklindir.
Sizin de bildiğiniz gibi hiçbir şey sonsuz değil ve elbette bir gün bu köşelerin de mürekkebi tükenecek.
Artık yeni köşe yazarları var.
Beğensek de beğenmesek de köşe yazarı statüsünde ve kendilerine ayrılan çerçeveli alanlarda ‘engin ve derin’ bilgilerini paylaşıyorlar.
Bazı yazıları çok ilginç buluyor, onları saklıyoruz.
Daha haberciliğin abc’sini bile öğrenmeden neden köşe yazarlığına soyunduklarını anlamakta zorlanıyoruz.
Şimdilerde pek tercih edilmiyor.
Ama bir gün birisi edebilir.
Sadece köşe yazarlarının katılacağı bir toplantı organize edilse ve o toplantıya bütün köşe yazarları da katılım gösterse (!) muhtemeldir ki birkaç kişi birbirimize bakıp; “biz buradan gidelim” diyerek o toplantıyı terk edebiliriz.
Yazma işi kolay değil.
Hele günlük yazma işi hiç kolay değil.
Hamle Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazılarına ara verdiği süreçte Özcan Özgür’e gönderdiğim not da yer alan; “Muğla’da yazmanın, yazıyor olmanın seviyesi senin üzerinden gider” tespitinde samimiydim.
Bazen kendinden yola çıkıp başkasını yazmaya başlıyorsun ya da başkasını yazarken kendini…
Oluyor böyle şeyler.
Özcan Özgür yazmaya devam etmeli.
***
Kopyalanamaz, izinsiz kullanılamaz.
MKG/Nejat Altınsoy Eylül 2020