Bodrum’da Tutuklama Sonrası CHP’de Farklı Tonlar

3

CHP Muğla İl Başkanlığı, Bodrum Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Niyazi Atare’nin, bir yol açma işlemi için rüşvet istediği iddiasıyla suçüstü yakalanarak tutuklanmasının ardından art arda iki açıklama yaptı. İl Başkanlığı, Niyazi Atare ve aynı soruşturmada tutuklanan İbrahim Çırakoğlu hakkında “partinin etik ilkeleri ve kamu güvenine verilen önem” gerekçesiyle, her iki ismin de tedbirli olarak kesin ihraç talebiyle Parti Disiplin Kurulu’na sevk edildiğini duyurdu. Bu açıklama, örgüt içinde farklı değerlendirmelere yol açtı. Bir yanda il başkanlığının hızlı refleksini yerinde bulanlar; diğer yanda yargı süreci tamamlanmadan verilen disiplin kararının “aceleci” olduğunu savunanlar. Tartışma, kısa sürede parti içi bir tutum farklılığına dönüştü.
Bodrum İlçe Örgütünün Kanaati
Bu atmosferde gözler, Bodrum İlçe Örgütü’ne çevrildi. İlçe Başkanlığı, olayın sıcaklığının üzerinden dört gün geçtikten sonra kamuoyuna yazılı bir açıklama yaptı. Burada kullanılan dil, il başkanlığının açıklamasından belirgin şekilde ayrışıyordu. Bodrum İlçe Başkanlığı, açıklamasında Atare’nin geçmişte partinin farklı kademelerinde görev yaptığını hatırlattı ve şikâyete konu iddiaların, Atare’nin yetki ve sorumluluk alanı dışında olduğunu belirtti. İlçe örgütü, hem Atare hem de Çırakoğlu’nun “iddia edildiği gibi bir suçun parçası olabileceği kanaatinde olmadıklarını” ifade etti. Ve altını çizdi: “Bu aşamada henüz ortada bir iddianame bulunmadığını, masumiyet karinesinin hukukun en temel ilkelerinden biri olduğunu hatırlatmak isteriz.” Açıklamanın devamında, parti örgütünün tutuklanan üyeleri “yalnız bıraktığı” yönündeki iddialar da reddedildi; ilçe başkanının ve yönetimin süreci adliye ve emniyet nezdinde yakından takip ettiği vurgulandı.
Ton Farkı, Yorum Farkı
Aynı olay karşısında iki örgüt farklı birer refleks verdi: CHP İl Başkanlığı, “parti disiplininin korunması” ve “kamu vicdanına güven vurgusuyla, sürecin başında ihraca sevk kararı aldı. Bodrum İlçe Başkanlığı ise “masumiyet karinesi” ve “yargı sürecinin tamamlanmamış olması” gerekçelerini öne çıkararak, üyelerin yanlarında olunduğu mesajını verdi. Bu iki tutum, CHP’nin yerel düzeyde siyasi etik mi, yoksa hukuki süreçlerin beklenmesi mi ekseninde pozisyon aldığına ilişkin tartışmayı görünür kılıyor. Henüz iddianame yok. Yargı süreci devam edecek. Ancak siyasi sonuçlar, çok daha erken şekillenmeye başladı.
Krizi Yönetme Kapasitesi
İl kongresi sürecinde yaşanan tartışmaların ardından ortaya çıkan görüş ayrılığı, son tutuklama olayı ve örgütler arasındaki farklı açıklamalarla birlikte daha da yoğunlaştı. Oysa CHP’nin siyasal kültüründe, kriz anlarında masanın büyütülmesi; seslerin çoğalması değil, ortaklaşması esastır. Böylesi bir konuda beklenen il başkanlığının çağrısıyla, ilçe başkanlarının, belediye başkanlarının, meclis grubu temsilinin ve disiplin kurulu üyelerinin katılımıyla, acil bir ortak değerlendirme toplantısı yapılıp kamuoyuna ortak dilden bir açıklama yapılmasıydı. Bu hem örgütsel bütünlüğü korur, hem spekülasyonları azaltır, hem de partinin kendi içinde krizi yönetme kapasitesini görünür kılardı. Ancak öyle olmadı. Ortaya çıkan tablo, iki farklı açıklama, iki farklı yaklaşım ve doğal olarak iki farklı algı üretti. Böylesi bir değerlendirme toplantısının yapılıp yapılmadığı resmi olarak bilinmiyor; ancak eğer gerçekten ortak bir masa kurulmuş ve süreç birlikte yönetilmiş olsaydı, kamuoyuna yansıyan açıklamaların bu kadar farklı tonda ve farklı önceliklerle yapılması pek mümkün olmazdı.
Bir tespitle bitirelim. Bodrum olayına yönelik görüş ayrılıkları, tartışmalar parti içindeki var olan siyasi rekabeti daha görünür kılarken, önümüzdeki sürecin daha belirgin ve daha sert bir zeminde ilerleyeceğine işaret ediyor…

Haberi Paylaş