CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’na ilişkin iptal talebiyle açılan davanın reddi, partide uzun süredir devam eden belirsizliğe nokta koymuştu. Karar, CHP içinde bir rahatlama yarattı. Ancak bu rahatlama kısa sürdü. Ekrem İmamoğlu’nun “casusluk” suçlamasıyla tutuklanması, siyasal gündemi anında yeniden şekillendirdi. Ret kararının yarattığı moral üstünlük, bir anda yerini şaşkınlık ve öfkeye bıraktı. CHP içinde hukukî düğümlerin çözüldüğü düşünülürken, parti yeni ve daha sert bir siyasal krizle karşı karşıya kaldı. İmamoğlu, avukatları aracılığıyla yayımladığı mesajda, “Mücadele azmimiz daha da büyümüştür. Asla umudunuzu yitirmeyin,” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Çağlayan Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, “Yolsuzluk iddialarıyla kamuoyunu ikna edemeyenler şimdi casusluk suçlamasına sarılıyor” diyerek kararı sert bir dille eleştirdi. Bu süreç, Türkiye’de siyasetin yeniden yargı üzerinden kurulduğu yönündeki değerlendirmeleri güçlendirdi.
Kurultay Krizinin Sonu, Yeni Bir Krizin Başlangıcı
Kurultayın iptali talebine ilişkin davanın “konusuz kaldığı” yönündeki karar, CHP örgütü tarafından bir dönüm noktası olarak görülmüştü. Mutlak butlan tehlikesinin ortadan kalkması, parti içinde hukuki zeminin yeniden sağlamlaştığına işaret ediyordu. Bu kararın ardından parti tabanında “Artık siyasal programı konuşma zamanı geldi” düşüncesi yaygınlaşmıştı. Ancak İmamoğlu’nun tutuklanması, bu toparlanma sürecini askıya aldı. Tutuklama gerçekleşti ancak kesinleşen cezanın infazı, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayacak. Şu aşamada İmamoğlu’nun yalnızca adaylığı değil, özgürlüğe yeniden kavuşma süreci dahi zamana yayılmış durumda.
Adaylık Denklemi: İmamoğlu, Yavaş ve Özel
Özgür Özel, İmamoğlu’nun aday olamaması ihtimaline karşı partinin yol haritasını daha önce açıklamıştı. Bu senaryoda adaylık için en güçlü isim olarak Mansur Yavaş işaret ediliyordu. Özgür Özel, bir röportajında Yavaş’ın anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde olduğunu vurgulayarak, “İmamoğlu olmazsa en kuvvetli aday Yavaş’tır,” demişti. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, devam eden “konser soruşturması” kapsamında Mansur Yavaş hakkında soruşturma izni istemesi, dengeleri bir kez daha değiştirdi. Bu gelişme, CHP seçmeninin zihninde kaçınılmaz bir soruyu öne çıkardı: “İmamoğlu’ndan sonra sıra Yavaş’a mı geliyor?” Bu sorunun yankısı büyürken, parti içinde üçüncü ihtimal de giderek konuşulur hale geldi: Cumhurbaşkanı adayı Özgür Özel…
Tabanın Beklentisi: Artık ‘İktidar’ Dili
Yerel seçimlerde elde edilen başarı CHP’ye yalnızca moral değil, aynı zamanda iktidar sorumluluğu yükledi. Bu başarı, genişleyen seçmen tabanının CHP’den yalnızca muhalefet değil, ülkeyi yönetme iradesi beklediğini gösterdi. Bir siyasetçinin yıllar önce söylediği cümle bugün daha yüksek sesle duyuluyor: “Türkiye’nin önünde AK Parti iktidarına karşı CHP dışında bir seçenek yok.” Elbette CHP, yerel yönetimlerdeki başarıyı kurumsal reform çizgisine taşır, parti içi demokrasiyi güçlendirir ve halkın değişim talebini toplumsal bir siyasal programa dönüştürebilirse…
Örgüt ve Taban: Desteğin Kalıcılığı İçin
Son yerel seçimler, yurttaşın değişime verdiği güçlü bir yanıt niteliğindeydi. Ancak bu desteğin kalıcı olabilmesi, sadece seçmenin değil, parti tabanı ve örgütlerinin kararlılığına bağlı. Mutlak butlan tehlikesinin rafa kalktığı, CHP’nin siyasal alanda yeniden güç kazandığı bu dönemde, mesele artık şu: CHP bu krizi bir çöküş değil, yeni bir sıçrama anına dönüştürebilecek mi? Cevap, partinin önümüzdeki günlerde atacağı adımlarda saklı.




