Muğla’da su meselesi yalnızca bir altyapı başlığı olarak ele alınamaz, aynı zamanda Türkiye’de yerel yönetim ile merkezi idare arasındaki yetki, sorumluluk ve iş birliği tartışmasının da somut bir göstergesi. Bodrum ve Milas’ta her yaz krize dönüşen içme ve kullanma suyu sorununa yönelik planlanan desalinasyon projesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verdiği “Kamu Yararı Kararı” ile uygulama sürecine girecek aşamaya geldi.
Projeye Merkezi Onay
Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin yaklaşık 3 milyar TL bütçeyle hazırladığı proje uzun süredir yerel yönetimin gündemindeydi. Ancak tarım arazilerinin kullanımı ve planlama mevzuatı gibi başlıklarda gerekli merkezi onaylar olmadan ilerlemesi mümkün değildi. Bu noktada Bakanlık tarafından verilen “olur”, yalnızca bir imza değil; merkezi idarenin, yerel yönetimin çözüm üretme kapasitesini açan somut bir örnek oluşturdu.
Çözümün Yöntemi Önemli
Burada altı çizilmesi gereken asıl mesele, krizin çözümünün hangi yönetim kademesinden geldiğinden çok, nasıl çözüldüğüdür. Yerel yönetim sahadaki ihtiyacı doğru tespit etti, projeyi hazırladı ve finansmanını planladı. Merkezi idare ise yetki alanına giren mevzuat ve izin süreçlerinde devreye girerek sürecin önünü açtı. Milas Koru Mahallesi’nde belediye mülkiyetindeki tarım arazisinin, Toprak Koruma Kurulu’nun olumlu görüşüyle projeye tahsis edilmesi, yerel yönetim ile merkezi idare iş birliğinin somut bir göstergesi oldu.
Desalinasyon Projesi Ne Sağlayacak?
Reverse osmosis teknolojisiyle deniz suyunu içilebilir hale getirecek tesis, Milas’ın kıyı mahalleleri ile Bodrum’un tamamına kesintisiz su sağlamayı hedefliyor. Bu yatırım, yalnızca turizm sezonunu kurtarmaya yönelik geçici bir hamle olmanın ötesinde; nüfusu yaz aylarında katlanan bir kent için uzun vadeli ve dirençli bir altyapı yatırımı anlamına geliyor.
Teşekkür Mesajı
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın, projeye yönelik Kamu Yararı Kararı sonrası Bakan Murat Kurum’a teşekkür etmesi de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bu teşekkür, siyasi nezaketin ötesinde; merkezi ve yerel yönetim arasında çatışma yerine eşgüdümün mümkün olduğuna dair güçlü bir mesaj niteliği taşıyor.
Yerel Yönetim-Merkezi İdare Dengesi
Muğla’daki bu örnek, bize şunu hatırlatıyor: Yerel yönetimler kentin sorunlarını en yakından bilen ve çözüm üreten aktörlerdir, merkezi idare ise bu çözümlerin önünü açacak yetki ve düzenleme gücüne sahiptir. Su gibi hayati bir konuda başarı, ancak bu iki yapının birbirini dışlamadan, tamamlayarak çalışmasıyla mümkündür.
Zorunlu Su Planı
Kuraklık ve iklim krizinin yarattığı baskı ile yaz aylarında hızla artan nüfusun mevcut su kaynaklarını yetersiz bırakması, Muğla’yı yeni su kaynaklarına yöneltmiş durumda. Bu nedenle desalinasyon projesini yalnızca bir çözüm olarak değil, kıyı kentleri için kaçınılmaz bir zorunluluk olarak değerlendirmek gerekiyor. Projenin uygulanmasında emeği geçenleri kutlayarak sonlayalım.
*Okur Dostu Bilgilendirme:
Desalinasyon, deniz suyunun tuzdan arındırılarak içme ve kullanma suyuna dönüştürülmesidir. Yer altı suları azalan, barajları yetersiz kalan ve yaz aylarında nüfusu katlanan kentlerde yaygın olarak tercih edilir.
Reverse Osmosis; Bu sistemde deniz suyu yüksek basınçla sisteme alınır ve yarı geçirgen membranlardan geçirilir. Tuz, ağır metaller ve zararlı maddeler ayrıştırılarak su şebekeye verilir. Böylece güvenli, içilebilir ve sürekli su temini sağlanır.




