Muğla’da kamu sağlık kurumlarında son günlerde yaşanan gelişmeleri ben de herkes gibi Özcan Özgür’ün köşesine taşıdıklarından takip ettim. Özcan Özgür Ağabey; detaycıdır, takipçidir, ötesinde sağlıkçılarla da arası iyidir. Benim, kamu kurumları ile aramın pek iyi olduğu söylenemez. O nedenle Özgür’ün kamu kurumlarına yönelik yazıları kaynak niteliği taşır. Bu yazı da öyle oldu. Özcan Özgür bu yazıya kaynak oluşturdu.
İfade etmek gerekir, Muğla’da vatandaşa dokunan kamu hizmetlerinde belki ilk sıraya oturan sağlık hizmetlerinde son süreçte yaşananlar yalnızca bir kadro değişimi değil; derinlemesine bir zihniyet değişimi olarak okunabilir. Yıllardır “değişmez” olarak görülen yöneticilerle özdeşleşmiş bir sağlık sisteminde, bir anda bu kadar kapsamlı bir yenilenme, merkezi idarenin yerel yönetim anlayışıyla kesişen yeni bir döneminin habercisi olabilir mi? Sorunun yanıtı, atamaların niteliğinde gizli. Yazı uzun, ara başlıklarla yol alalım.
‘Siyasetüstü’ Bir Müdahale mi?
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2020 yılından bu yana görev yapan Prof. Dr. Turhan Togan’ın yerine Acil Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ethem Acar’ın atanmasıyla başlayan süreç, kısa sürede tüm kente yayılan bir dalgaya dönüştü. Bodrum’dan Fethiye’ye, Ortaca’dan Kavaklıdere’ye kadar devlet hastanelerinde yeni atamalar gerçekleştirildi.
Bu değişim, yalnızca başhekimliklerle sınırlı değil. İl Sağlık Müdürlüğü’nde de önemli bir yapılanma dikkat çekiyor. İl Sağlık Müdürü olarak Dr. Eriş Başaran Akça’nın göreve gelmesiyle birlikte, Halk Sağlığı ve Sağlık Hizmetleri başkanlıklarında da liyakat temelli bir kadro yapılanması başladı. Dr. Fatma Sibel Curnaoğlu ve Dr. Sare Arslan’ın bu kritik görevlere getirilmesi, yalnızca cinsiyet dengesi açısından değil, yönetim anlayışı açısından da bir farklılaşmayı simgeliyor.
‘Kadınların Yükselişi’
Muğla’da 8 ilçede İlçe Sağlık Müdürlerinin değişmesiyle beraber, görevlendirilen hekimlerin çoğunun kadın olması dikkat çekiyor. Bu yönüyle atamalar, Türkiye’nin kamu yönetimi alanında uzun süredir eksikliğini hissettiği “toplumsal cinsiyet eşitliği” ilkesine katkı sunuyor. Örneğin; Dalaman’da Dr. Ayşe Binol Akdağ, Marmaris’te Dr. İmran İnce ve Fethiye’de Dr. Ayşen Eroğlu gibi kadın hekimler İlçe Sağlık Müdürü olarak görevlendirilirken, bu yeni dönemin sadece idari bir değişiklik değil, kültürel bir dönüşüm olabileceğine işaret ediliyor.
‘Sadece İsimler Değil, Pratikler de Değişiyor mu?’
Peki bu değişim, yalnızca isimlerden mi ibaret? Kamuoyunun esas merak ettiği soru bu. Sağlık alanındaki ‘yönetişim krizi’ni aşmak, yalnızca atamalarla değil, hasta memnuniyetini önceleyen, çalışan haklarını gözeten ve hizmet kalitesini yükselten yapısal adımlarla mümkün olabilir. Uzun süredir kamuoyunun gündeminde olan Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yönelik eleştiriler, uzayan randevu süreleri, yetersiz personel, hastane içinde yaşanan çatışmalar, yalnızca bir başhekimin değişimiyle çözülemez. Ancak, başhekim yardımcılığına atanan Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Demir, Doç. Dr. Ercan Saruhan ve Dr. Öğr. Üyesi Eda Özlek gibi alanında yetkin akademisyenlerin yeni yönetim kadrosunda yer alması, bu eleştirilerin artık daha bilimsel ve kurumsal bir karşılık bulabileceğini gösteriyor.
‘Atamalarla Gelen Mesaj Ne?’
Bu atamaların alt metninde açık bir mesaj var: “Sağlıkta torpil dönemi kapandı, liyakat dönemi başladı.” Elbette, bu iddianın sahada karşılık bulması için zaman ve performans değerlendirmesi gerekecek. Ancak özellikle Sağlık Bakanlığı ile yerel siyasetin kesiştiği noktada, torpilli kadroların artık sistem dışına alındığı algısı dahi bir “iyileşme” duygusu yaratmış durumda. Ayrıca, birçok pozisyonda atamaların “kurum içi” yapılması, yani mevcut personel arasından liyakati öne çıkanların görevlendirilmesi de, “dışarıdan gelen torpilli” algısını kıran bir diğer unsur.
‘Yerel Yönetimlerle Yeni Denge’
Muğla’daki bu yeniden yapılanma, merkezi hükümetin uzantısı olan yerel idareler eliyle sağlık hizmetlerinde daha dengeli bir işbirliğine kapı aralayabilir. Özellikle CHP’li belediyelerin güçlü olduğu bölgelerde sağlık kurumlarındaki memnuniyet oranlarının düşük olması, çoğu zaman merkezi hükümete yönelik siyasi eleştirilerle açıklanıyordu. Yeni yapılanmayla birlikte, bu dengede bir yumuşama, hatta yer yer işbirliği gözlenebilir.
‘Sonuç: Sınav Yeni Başladı’
Muğla’da yaşanan bu değişimi “sessiz bir reform” olarak adlandırmak mümkün. Ancak bu reformun kalıcı olması, sağlık hizmetlerinin günlük yaşamda hissedilir biçimde iyileşmesine bağlı. Şimdi gözler, bu yeni kadroların ortaya koyacağı performansa çevrilmiş durumda. Liyakatin torpili gerçekten yendiği bir döneme mi giriyoruz, yoksa bu da geçici bir “makyaj değişikliği” mi olacak? Bu sorunun yanıtı, birkaç ay içinde ya da orta vadede sahada kendini gösterecek.