Lobi Meselesi

2

Bu lobi meselesi öyle kolay bir şey değil. Bir araya gelerek ‘biz lobi oluşturduk’ demekle olmuyor. Lobi, bir karar vericiyi (hükûmet, parlamento, belediye, uluslararası kuruluş vb.) etkilemek amacıyla yürütülen organize ve sistemli savunuculuk faaliyeti olarak tanımlanıyor. Elbette lobi faaliyetleri sadece siyaseti değil; ticaret, çevre, insan hakları, spor ve kültür gibi alanları da kapsıyor.
Sorduk soruşturduk, sizinle de paylaşalım.
Spor kulübü üzerinden oluşturulan lobi, genel lobi tanımı içinde yer alıyor mu?
Evet alıyor. Zira lobi tanımı, herhangi bir konuda karar vericiyi etkileme faaliyetlerini kapsıyor. Spor kulübü üzerinden yapılan girişimler, sporla ilgili olsa bile, yöntem ve amaç açısından klasik lobicilik kapsamında bulunuyor. Tek fark, burada çıkar grubunun spor ekosistemi içinde ye alan bir spor kulübünün olması.
Peki Muğla’da olduğu gibi bir spor kulübü üzerinden lobi oluşturmak mümkün mü?
Evet mümkün. Nasıl mümkün?
Taraftar kitlesi ve marka gücü üzerinden kamuoyu oluşturmak, yerel veya ulusal yönetimlere ulaşmak için yöneticiler, eski sporcular ve medya etkisini kullanmak, spor tesisleri, altyapı yatırımları, yayın gelirleri, vergi düzenlemeleri gibi konularda politika yapıcıları etkilemekle mümkün.
“Dünyada bu işler nasıl yürüyor” diye araştırdık, öğrendik.
Bu durumun en seçkin örneklerinden birisi; Barcelona Futbol Kulübü. Barça; “Més que un club” (Bir kulüpten fazlası) sloganıyla şehir planlaması, turizm ve spor yasaları üzerinde ciddi etki gücüne sahip. ABD’de NFL veya NBA kulüpleri, vergi indirimleri ve stadyum finansmanı için eyalet meclisleri üzerinde lobi faaliyetleri yürütüyor.
Tamam da; burası İspanya değil, Amerika hiç değil. Burası Türkiye. Koşullarımız farklı, ekonomimiz farklı, demokrasimiz farklı. Doğrudur, biz de aksini iddia etmiyoruz. Ayrıca bu konuda bizde de olumlu örnekler mevcut.
Ne gibi? Sivil toplumdan örneklemek gerekirse, TEMA Vakfı’nın çevre mevzuatı üzerindeki etkisi, TOBB’un veya MÜSİAD’ın ekonomi politikalarına yönelik çalışmaları ve Tabipler Birliği veya Baro Birliği gibi meslek odalarının yasa teklifleri konusundaki görüşleri gibi.
Bu, lobi konusunda Muğla’yı cesaretlendirir mi? bilinmez. Bilinen “Bir araya geldik, lobi kurduk” demekle olmuyor. İşin bir de yöntem geliştiren, yönteme karar veren bilimsel tarafı, ötesinde de mutfağı ve sekreteryası var. Bunlar şart mı? Evet şart.
Karar vericilere; veri, rapor ve teknik bilgi sağlamak, kamuoyu desteği yaratarak dolaylı baskı kurmak, yetkililerle medya ve kanaat önderleriyle düzenli ilişki kurmak, konferans, toplantılar ve medya brifingleri vermek gibi…
Tüm bu zorlu, zaman ve bütçe isteyen, ötesinde profesyonellik ve bilimsellik gerektiren bu işleri Muğla lobisinde kim ya da kimler yapacak?  Hazırlık olup olmadığını bilmiyoruz. Bizim önerimiz, Muğla Lobisi’nin büyük paydaşı gibi görünen Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Muğla Planlama Ajansı. MUPA, bünyesindeki bilim insanlarıyla, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ni de işin içine katarak yöntem geliştirme konusunda lobiye yardımcı olabilir. Ya da lobi faaliyetleri için yeni bir zemin inşa edilebilir. Özellikle de karar vericilere sunulacak, veriye dayalı raporları hazırlayacak bağımsız ve profesyonel bir sekreterya ile işe başlanabilir. Karma bütçe ile bu gerçekleştirilebilir.
Ama önce (!) Muğlaspor yönetiminin lobiden ne istediğini netleştirmesi gerekir. Zira lobiler, genel anlamda “her konuda genel destek” değil, belirli ve ölçülebilir hedeflere yöneliktir. Ortaköy’deki arazinin geri alınması, örnek ve ortak hedeflerin başını çekebilir. Lobi’de yerel yönetim temsilcilerin yanında merkezi idarenin icracı milletvekili ve yöneticileri de var. Stadyum yapımı tamam. Bunun yanına; spor yasasında vergi muafiyeti veya teşvik, yayın gelirleri paylaşımında değişiklik, alt yapı yatırımlarına devlet fonu sağlanması, kıyılardan gelir elde etmek için MUÇEV’le yapılacak anlaşmalar, kulüp hizmet binası ve alt yapı tesislerine yönelik arazi tahsis edilmesi gibi kulübün uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve şehrin spor altyapısını güçlendirecek konular eklenebilir.
Bizde lobicilik yasal. Ancak batı ülkelerindeki gibi kayıtlı değil. Avrupa’daki gibi şeffaflık kaydı da yok. Yani lobi yapan kuruluşlar kayıt altına alınmıyor. Resmi kayıt zorunluluğu olmadığı için faaliyetler çoğu zaman kulis, kamuoyu baskısı ve medya üzerinden yürütülüyor. İşin hukuki boyutunda ise farklı kanunlar içinde lobiciliğe etki eden hükümler bulunuyor. TCK Madde 252-252 maddeleri gibi. ‘Meraklısı arasın bulsun’ diyelim ve  bir tespitle bitirelim. “Biz lobi kurduk” demekle olmuyor. İşler, ne iyi niyetle ne de dilek ve temenni ile yürümüyor. Zira lobi faaliyeti kısa vadeli değil, uzun soluklu bir sürece ihtiyaç duyuyor. Ve mutlaka şeffaf ve kayıtlı yasal bir zemine oturması gerekiyor.

Haberi Paylaş