Çimento, Planlar ve Direniş…

4

Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi’nde entegre çimento fabrikası kurulmasına ilişkin mücadele, yerel siyasetin ve yurttaş iradesinin dikkat çekici bir kesişimini ortaya koydu. Menteşe Belediyesi Hazıran ayı Meclis toplantısında alınan karar, sadece bir imar planının iptali değil, aynı zamanda çevre mücadelesinin kurumlar düzeyinde karşılık bulduğu bir eşik olarak değerlendirilmeli.
Menteşe Belediyesi’nin 1/1000 ölçekli uygulama imar planını iptal etmesi, teknik olarak üst ölçekli planlarla olan uyumsuzluk gerekçesine dayanıyordu. Ancak o teknik gerekçenin arka planında, daha önce Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından alınmış bir başka kritik karar vardı. Yine aynı alanı kapsayan 1/5000 ölçekli nazım imar planı da iptal edilmişti.
Bu iptal zinciri, merkezi otoriteye karşı yerel otoritelerin direnişini, ötesinde hukuki planlama hiyerarşisinin işlediği gösteren ender örneklerden birisini oluşturdu.
Muğla’da iki belediye tarafından alınan kararla ne oldu?
Olan şu: ‘Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi ve Menteşe Belediye Meclisi kamu yararına dayalı bir senkron oluşturdu. Bu senkron ile Türkiye’nin kentsel ve kırsal alanlarında görmezden gelinen plan bütünlüğü ilkesi, burada işler hale geldi’.
Plan iptallerinin ardında yalnızca teknik bir planlama gerekçesi değil, tabandan gelen yıllardır süren yerel bir mücadele vardı.
Bayır ve Deştin’de yaşayan yurttaşlar, entegre çimento fabrikasının bölgedeki su kaynaklarına, orman ekosistemine ve tarım alanlarına vereceği zararları anlatarak defalarca dilekçeler verdi, kampanyalar düzenledi, dava süreçlerine katıldı. Deştin Çevre Platformu, bu mücadelede başı çeken halk inisiyatiflerinden biri oldu. Ancak bu konudaki ilk direnişi bir önceki dönemin Bağımsız Meclis Üyesi Ferah Gümüş başlatmıştı.
Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras, plan iptali kararının alındığı meclis oturumunda, “Biz kendi dönemimizin sorumluluğunu taşıyoruz” diyerek, kararın teknik olduğu kadar siyasal sorumluluğa da dayandığını açıkça ortaya koydu. CHP ve İYİ Partili üyelerin destek verdiği karar, AK Parti ve MHP üyelerinin ret oylarına karşın oy çokluğuyla kabul edildi. Yasal dayanak ise 3194 sayılı İmar Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde tanımlandı.
Menteşe’de plan iptal edilmiş olabilir, ancak fabrikanın planlanan arazisinin bir bölümü Yatağan ilçesi sınırlarında kalıyor. Deştin Çevre Platformu Sözcüsü Haluk Özsoy, iptal kararının ardından yaptığı açıklamada, “Darısı Yatağan Meclisi’ne” diyerek mücadelenin henüz bitmediğine işaret etti.
Burada dikkat çekici olan, sadece planlara değil, planlamaya yön veren siyasal iradeye karşı da bir tür kamu denetiminin oluşmuş olması. Yıllar boyunca ‘yatırım’ başlığı altında halkın talepleri bastırılmıştı. Şimdi ise yatırımın biçimi, amacı ve yerelliği yeniden sorgulanıyor.
Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Menteşe Belediyesi’nin birbirini tamamlayan kararları, çevresel değerler ile yerel yönetişim arasında kurulabilecek yapıcı ilişkiye dair güçlü bir örnek sundu. Türkiye’nin pek çok bölgesinde, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında sıkça yaşanan çatışmalardan farklı olarak, burada kamu yararı ekseninde bir işbirliği ortaya çıktı. Bu aynı zamanda, çevre mücadelesinin yalnızca protesto veya kampanya düzeyinde değil, hukuki ve idari mekanizmalar içinde nasıl etkili olabileceğini de göstermiş oldu.
Bayır’da ve Deştin’de yaşananlar, Türkiye’nin kırsal çevre mücadeleleri tarihine anlamlı bir not düştü. Fabrika yapımına şimdilik engel oluşturan Büyükşehir ve Menteşe belediyelerinden sonra şimdi gözler Yatağan Belediyesi’ne ve meclisine çevrildi.
Yatağan Belediyesi, beklendiği gibi Temmuz ayı meclis toplantısında konuyu gündemine alır mı?

Haberi Paylaş