Ege’nin masmavi sularına her baktığımızda, aslında iki farklı hikâyeyi aynı anda görüyoruz. Bir yanda tatil beldelerinin ışıltısı, teknelerin neşesi, berrak koylarda kulaç atanlar… Diğer yanda, aynı denizin başka bir yüzü: umutla bindiği lastik botta Ege’nin sularına gömülen çocuklar, anneler, babalar. Aylan Bebek’in küçücük bedeniyle hafızamıza kazınan o sahil, hâlâ bu ülkenin ötesinde büyük insanlığın vicdanına kazılı bir yara. Muğla bu anlamda yalnız bir turizm kenti değil; aynı zamanda göç yollarının, insanlık sınavlarının da kesiştiği bir coğrafya. Ege’nin iki yakası arasında, hayatta kalmakla ölmek arasındaki o ince çizginin üzerindeyiz. Daha dün Bodrum’da lastik botla karşı kıyılara geçmeye çalışan 16 düzensiz göçmenin cansız bedenine ulaşıldı. Elbette resmi kurumlar; Sahil Güvenlik Sualtı Özel Dalış Timi, Jandarma Komando Arama Kurtarma Timi, Afet ve Acil Durum ekipleri her daim görev başındalar. Bunlara ek olarak yerel yönetimlerin de bu konuda çalışma yapmaları, ekip oluşturarak olaylara karşı hazır olmaları önemli…
Büyükşehirden Bir Vicdan Hamlesi
Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip Muğla’da su altı su üstü olaylara müdahale için kurulan ekibin temelleri yanılmıyorsak 2021 yılında eski Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün döneminde atılmıştı. Büyükşehirden yapılan açıklamaya göre o günden bugüne dalgıç ekibi, eğitimlerini tamamlayarak göreve başladı. İtfaiye Dairesi Başkanlığı Dalış Amiri Ali Üstünkaya’nın ifade ettiği gibi, “il sınırları içinde oluşabilecek su altı ya da su üstü kazalara müdahale etmek için hazırlar.” Ancak bu açıklamayı sadece “yerel hizmet” olarak değil, “küresel bir vicdan çağrısı” olarak okumak gerek.
Ege’nin İki Yakasında İnsanlık
Muğla, Türkiye’nin hem Ege’ye hem Akdeniz’e bakan yüzü. Kıyıları, gölleri, barajlarıyla suyla çevrili bir il. Ve bu sular, sadece doğa harikası değil; kimi zaman da trajedilerin sahnesi. Kaçak göçmen teknelerinin battığı, çocukların dalgalarda kaybolduğu, kurtarma ekiplerinin gecenin sessizliğinde denize açıldığı yerler buralar. Dakikaların hayat kurtardığı bu anlarda, Büyükşehir Belediyesi’nin bu girişimi, insana “Keşke o dakikalar hiç gelmeseydi” dedirten trajedilerde bir nebze olsun umut ışığı yakıyor. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın “Ekiplerimiz 7 gün 24 saat görevde olacak” sözü, sadece kurumsal bir cümle değil. O, aslında Ege’nin iki yakasından duyulması gereken bir mesaj: “İnsan hayatı, milliyet tanımaz.”
Muğla Aylan Bebeği Unutmadı
Bugün, Su Altı Arama Kurtarma Ekibi denize her daldığında, o dalgaların altında sadece cansız bedenler değil, Avrupa’ya ulaşamayan umutların da izleri var. Aylan Kurdi, Bodrum kıyısında denizden çıkarıldığında dünya sarsılmıştı. Ama birkaç hafta sonra, herkes unuttu. Oysa Muğla unutmadı. Bu şehir, denizine bakan her çocuğun gözünde Aylan’ın gölgesini görmeye devam ediyor. Belki de bu yüzden bu ekip, sadece bir kurtarma birimi değil bir vicdan nöbeti.
Umarız sırtı karaya, yüzü denize dönük bu kentte; su altı ya da su üstü kazalara ve olaylara şahit olmayız. Dakikaların hayat kurtardığı anlarda görevde olacak su altı ekibine ve resmi kurumlarda görevlerinin başında nöbet tutan ekiplere başarılar ve kolaylıklar dileyerek bitirelim…




