Zeytinliğin Sessiz Nöbeti

2

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hemen yanı başında, Cemal Süreya Parkı günlerdir alışılmadık bir kalabalığa ev sahipliği yapıyor. Parkta geceyi geçirenler, slogan atmıyor, dikkat çekici bir eylem dili kullanmıyor. Onlar, toprağını ve zeytinliğini savunmaya gelen köylüler. Muğla başta olmak üzere ülkenin dört bir yanından gelen yurttaşlar, meclis gündemine alınan torba yasa teklifine karşı seslerini duyurmaya çalışıyor. Söz konusu yasa teklifi, zeytinlik alanları maden işletmeciliğine açmayı öngörüyor. Birkaç teknik düzenlemenin satır aralarına sıkıştırılan bu değişiklik, yalnızca tarım değil, bir yaşam biçimi için de alarm niteliği taşıyor. Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kuşağında yüzlerce yıldır süregelen zeytincilik kültürü, bu yasa geçerse geri dönüşsüz biçimde zarar görecek.
Köylüler bu tehdidi görüyor. “Toprağımızı maden var diye talan edecekler” diyen bir Milaslı kadın hemşehrimiz, sadece ekonomik bir kaybı değil, yerinden edilmeyi, köylerinin boşalmasını, geleneklerinin silinmesini anlatıyor. Devamında şu cümle geliyor: “40 köyü yok edecekler. Türkiye’yi yok edecekler. Ege, turizm, zeytin, bal, bahçe, incir, meyve olmazsa Türkiye olmaz.” İfade etmek gerekir, bu sözlerde abartı değil, haklı bir kaygıyı içeriyor. Zeytin başta olmak üzere sayılan ürünlerin her biri, bu ülkenin hem ekonomik hem kültürel omurgasında yer alıyor. Günlerdir gündüzünü gecesini Cemal Süreya Parkı’nda geçiren yurttaşların çoğu kadınlardan oluşuyor. Yaşamı boyunca bağında, bahçesinde, zeytinliğinde olan, Ankara’nın yolunu bilmeyen bu kadınlar şimdi zeytinlikler ve ormanlar üzerinden sürdürülen mücadelede en öndeler. Hem doğaya hem hayata dair bilgileriyle, bu süreci yalnızca ‘karşı çıkmak’la sınırlı olmayan bir farkındalıkla yürütüyorlar. Bu kadınlara ülkenin her yerinden, ötesinde yurt dışından destek yağıyor.
Bir değişiklik olmazsa (!) zeytincilik yasası Salı günü (yarın) mecliste görüşülecek. Yasa teklifinin meclis gündemine alınmasıyla birlikte CHP’ye de çağrı yapıldı. Milas basınından ve çevreci gruplardan gelen bu çağrıda, CHP’ye açık bir davet yapıldı. İl başkanları, ilçe örgütleri, belediye başkanları, belediye meclis üyelerinin, kent konseylerinin meclise gelmeleri, zeytinliklerin yanında durmaları çağrısı yapıldı.
Daha öncede birkaç yazıda ifade ettik. Torba yasa ile yaşanan süreçte asıl mesele, Türkiye’nin kalkınma modeli ile ilgili. Ortada bir tercih sorunu var ve soru şu: Madencilikten kısa vadeli gelir beklentisiyle mi devam edilecek, yoksa doğayla uyumlu bir üretim biçimini mi koruyacak? Bu soru artık yalnızca çevrecilerin ya da köylülerin meselesi değil; toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir yönetsel tercih haline gelmiş durumda.
Bugün zeytinliklerin sessiz nöbetinde olanlar, yalnızca kendi toprakları için değil, gelecekte yaşanabilir bir ülke isteyen herkes için oradalar. Onların sessizliği, aslında yüksek sesle sorulmuş bir sorudur: “Bir ülke, kendi ağacını, kendi toprağını, kendi belleğini göz göre göre terk edebilir mi?” Bu sorunun yanıtı, torba yasa Meclis’ten geçerken yalnızca milletvekillerinin oylamasında değil, hepimizin vicdanında şekillenecek.

Haberi Paylaş