Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun önderliğinde, Kültür Dairesi Başkanı Değerli Kardeşim Mehmet Selçuk ve ekibi tarafından organize edilen Denizli Sanat Çalıştayına, çok değerli sanatçılarla birlikte konuşmacı olarak davet edilmiştim. Çalıştayda, “Şehir-Sanat İlişkisi” üzerine örneklemeler içeren bir konuşma yapmayı planlıyordum. Ancak yaşadığım rahatsızlık nedeniyle çalıştaya katılamadım. Buna rağmen hazırladığım konuşma metnini, Mehmet Selçuk’a ilettim. Bu süreçte #Denizli ve #SanatŞehri etiketleriyle yaptığımız paylaşımlara gelen “Konuşma metnini biz de okuyabilir miyiz?” talepleri üzerine, metni sizlerle de paylaşmaya karar verdim. İyi okumalar…
***
Nejat Altınsoy / Denizli Sanat Çalıştayı Konuşma Metni / 26 Nisan 2025
Denizli nasıl sanat şehri olur?
Sorusu üzerine notlar aldık.
Hemşerimiz Mimar Yazar Cengiz Bektaş, “şehirler insanın en insan olduğu” yerlerdir der.
Önemli bir tespit.
Belki de bu nedenle de uygarlığın yansımalarına daha çok şehirlerde rastlanır ve bu nedenle şehirler; mimari, resim,heykel, müzik ve edebiyat gibi sanat dallarının üretildiği öncelikli mekânlardır.
Şehir-Sanat- Uygarlık- Kültür gibi kavramlar birbiriyle içiçe girmiş kavramlar.
Biz bu kavramlardan Şehir ve Sanat ilişkisi üzerine bir örnekleme yapalım.
Paris’in birçok sanat türünün merkezi olması tesadüf değildir.
Özellikle de caz müziğinin.
Avrupa ikinci dünya savaşı sonrası yaralarını sarmaya çalışırken Paris, özellikle kendilerine zemin ve saygınlık arayan cazcılara kapılarını açmıştır.
Django Reinhardt gibi müzisyenlerin de etkisiyle müzisyenler şehrin kendilerine sağladığı özgürlükler nedeniyle Paris’i tercih etmişlerdir.
Tabi bu özgürlüğün içinde ekonomi de yatmaktadır.
Bu ilişki sayesinde bugün caz müziğinin içinde Paris Cafe gibi bir tarz bulunmaktadır.
Ünlü yönetmen Wody Allen’in tam da bu konuya ve zamanına gönderme yapan bir sinema filmi vardır. Sweet and lowdown (Tatlı ve alçak) izlemenizi tavsiye ederim.
Yani demek istediğim; sanatın ve sanatçıların şehirleri tercih etmelerinde kendilerine göre sebepleri vardır.
Zira sanat muhatap arar ve aranan muhatap aslında şehrin tam da kendisidir.
Zira şehir-sanat etkileşimi, ötesinde hesaplaşması şehirlerde zemin bulur.
Beni bu işlerin içine çeken gazetecilikten gelme araştırma merakı.
Şehir sanat ilişkisine uzun süre kafa yorup araştırdım.
Ancak kendi şehrimde henüz bir sonuca ulaşamadığımı da belirtmek isterim.
Bir örnek;
Bağımsız Türk, sinemasının en seçkin örnekleri arasında yer alan, Sevgili kardeşim Yüksel Aksu’nun Dondurmam Gaymak, Entelköy Efeköy, İftarlık Gazoz filmleri, şehir filmleridir. Evrensel mesajlar içeren bu filmlerin hepsi Muğla filmleridir.
Ama gelin görün ki, Dondurmam Gaymak filminin ana mekânı olan Muğla Arastası Şadırvan Meydanına “Dondurmam Gaymak filmi burada çekilmiştir” tabelası asılı ya da bilgilendirme panosu mevcut değildir.
Muğla, buna rağmen filmlerden dolayı on binlerce kişiyi ağırlamış bir kenttir.
Değerli katılımcılar, sanata zemin sağlayan şehirler önemlidir, ancak şehirleri yönetenlerde en az şehirler kadar önemlidir.
Bu noktada Denizli diğer illere kıyasla daha şanslı.
Zira Denizli tercihini yapmış.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Bülent Nuri Çavuşoğlu ve ekibi hiç şüphe yok, Denizli’yi bir kültür sanat şehri yapacaklar. Bunun yolunu da bu çalıştayda belirleyecekler.
Şehir -sanat ilişkisine verilecek en seçkin örneklerden birisi Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiiridir. Bu şiirde şehrin mimarisi; şiirle, müzikle, tarihle ve zamanla harmanlanmıştır.
Fransız şair ve yazar Victor Hugo, Notre-Dame’ın Kamburu romanında Paris’i ve görkemli bir katedrali romanın merkezine yerleştirir.
Bunlar tesadüf değildir.
Zira sanatçılar, şairler ve yazarlar, ilham ve izlenimlerini şehirlere taşırlar.
Cengiz Aymatov’un birçok romanında ana kahramanlarının varış noktası şehirlerdir.
Dağları ovaları tepeleri dolayan Yunus Emre; “Kastım budur şehre varam, Feryâd-ü figan koparam” dizeleriyle söyleyeceklerini, mesajlarını şehirlere ulaştırmak istediğini dile getirir.
İtalyan ressam Antonio Canaletto’nınVeditaları, şehirlerin resim sanatına kaynaklık ettiğinin en büyük kanıtıdır. Veditalar, bir şehrin detaylı görünümüne yer veren resim ve gravürlerdir.
Bu eserler belge niteliği taşır.
İnsanlık, Venedik kanallarını San Marco meydanını venditalardan öğrenmiştir.
18. yy başlayan hikaye, bugün sadece girişine 5 euro ödenen bir hal almış durumdadır.
Her ne kadar kanallarında lağım kokusu olsa da şehir sanat ilişkisinin en zirveye taşındığı şehirler arasında Venedik ilk sıralardadır.
Franz Kafka’nın doğum yeri olan Prag, yazarın birçok eserine ilham kaynağı olmuştur.
Rus edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Dostoyevski’yi ve Saint Petersburg şehrini birbirinden ayırmak mümkün müdür? Dostoyevski’nin birçok eseri Saint Petersburg’da geçer.
Bu konuya bizden örneklemeler yapalım.
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ilk ve tek siyasi romanı Kar’da arka fona Kars’ı yerleştirmiştir.
Yaşar Kemal, İnce Memet romanında okurlarına Adana’ya, Çukurova’ya dair her şeyi en ince ayrıntısına kadar aktarır.
Sadece edebiyatta değil, resimde de şehir sanat ilişkisi örneklerini görmek mümkündür.
Türk resminde şehre en çok atıfta bulunan ressamların başında Devrim Erbil Hocamız gelir.
Sizinde bildiğiniz gibi Devrim Erbil’in resminde başlıca unsur şehirdir, İstanbul’dur.
Şehir mimarisi, yaşantısı onun resimlerinin öznesini oluşturur.
Anadoluyu karış karış gezen, şehirleri ve birçok ünlü sanatçıyı belgeleyen büyük usta Ara Güler’i anma pulları “Hayalimdeki İstanbul” adıyla basılmıştır.
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz fotoğraf sanatçısı Muğlalı hemşerimiz Nevzat Çakır, bir şehir fotoğrafçısıdır.
Bu kadar örnekleme şehir-sanat ilişkisinin önemine vurgu için yapıldı ve elbette çoğaltmak mümkün.
Değerli konuklar; Bir şehrin, sanat şehri olabilmesi için sanat ve sanatçıya zemin oluşturması, sanat altyapısını oluşturması gerekir.
Çünkü; Sanat gelişmek için şehirlere, şehirlerde gelişimini devam ettirebilmek için sanata ihtiyaç duyar.
Bu noktada şehirdeki sanat etkinliklerini artırmak adına sanatçılardan oluşan bir envanterin oluşturulması, belki de işe buradan başlanması gerekir.
Nedir onlar?
Sanatçı Envanteri, Yerel Sanatçı Veritabanı, Şehir Sanatçı Haritası, Kültür-Sanat Envanteri ve Sanatçı Profilleri Kataloğu çalışmaları sanat şehrine giden yolu açacak çalışmalardır.
Sanat etkinliklerinde yerel kaynakların öncelenmesi, sanatçıların desteklenmesi ve görünürlüklerinin artırılması Denizli’nin katılımcı, erişilebilir ve sürdürülebilir kültür politikalarını geliştirecektir.
Denizli, sahip olduğu tarihsel mirası, kültürel değerleri, turizm potansiyeli ve üretim olanaklarıyla lokomotif konumunu sürdüren önemli bir ilimizdir.
Bu çalıştayın “Denizli nasıl sanat şehri olur?” sorusunun yanıtını vermesi dileğiyle hepinize saygılarımı sunuyor, Başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Bülent Nuri Çavuşoğlu’na, Kültür ve Sosyal işler Daire Başkanı sevgili dostum, kardeşim Mehmet Selçuk’a, ekibine ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum…
Konuşmamı “Sıkıntının çaresi sanattır ve bu ülkede her şey daha güzel olabilir” sözüyle bitiriyorum.