Milas–Bodrum Havalimanı, sadece bir turizm kapısı değil; bölgenin ekonomik ve sosyal dokusunu da şekillendiren bir mekân. Her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan bu havalimanı, Ege’nin kıyısındaki Milas’ı ulusal ve uluslararası bir sahneye taşıyor. Ancak geçtiğimiz günlerde Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz’un geleneksel Salı toplantısında yaptığı açıklama, bu mekânın yalnızca uçakların iniş-kalkış pistleri olmadığını, aynı zamanda hukuk ve siyasetle örülü bir tartışma alanı olduğunu gözler önüne serdi. “Tapuya el koydular. Yargıtay kararına rağmen kararlarımız dikkate alınmıyor,” diyen Topuz, Milas Belediyesi’nin yıllardır sahip olması gereken havalimanı arazisinin, Milli Emlak aracılığıyla Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne (DHMİ) devredildiğini açıkladı.
Bir tapunun hikâyesi
Milas Belediyesi’nin tapusunda görünmesi gereken havalimanı arazisi, 6360 sayılı Büyükşehir Yasası kapsamında oluşturulan komisyonun kararına göre resmi olarak belediyeye ait olmalıydı. Ancak bu karar uygulanmadı ve tapu merkezi bir devlet kurumuna geçti. Başkan Topuz’un vurguladığı gibi mesele yalnızca bir taşınmazın sahipliği değil; aynı zamanda belediyenin mali kaynaklarının ve yatırımlarının yönüyle doğrudan ilgili bir konu. Ecrimisil gelirleri, yani kamusal kullanım hakkı karşılığında belediyeye düşmesi gereken gelirler, artık Milas’ın elinden çıkmış durumda. Başkan Topuz’unda ifade ettiği gibi bu gelirler, yollar, altyapı projeleri, sosyal hizmetler ve kültürel yatırımlar için kullanılabilirdi.Hukuk ve idare arasındaki çatışma
Yerel yönetimler ile merkezi idare arasında benzer anlaşmazlıklar sık görülüyor. Özellikle stratejik öneme sahip taşınmazlarda, mahkeme kararları ile uygulamanın farklılaşması, yerel yönetimlerin mali özerkliğini tartışmalı hâle getiriyor. Topuz, bu durumu sert bir ifadeyle dile getirdi: “Yargıtay kararlarını tanımayan bir sistemde olmamalıyız.” Bu söz, yalnızca Milas’ı değil; Türkiye genelinde yerel yönetimlerin maruz kaldığı sistemik sorunları da ortaya koyuyor. Hukukun üstünlüğü ile merkezi yönetimin öncelikleri arasındaki gerilim, özellikle mali kaynakların dağıtımında somut bir hâl alıyor.
Milas’ın bakışı ve vizyonu
Milas Belediye Başkanı Topuz, havalimanının satılmasını istemediklerini belirterek şöyle dedi: “Oradan elde edeceğimiz gelirle Milas’a yatırım yapacağız.” Bu ifade, yerel ve merkezi bakış açılarının farklılığını net şekilde ortaya koyuyor. Merkezi yönetim, havalimanını ulusal bir değer olarak görürken; yerel yönetim, aynı alanı belediye hizmetleri ve bölgesel kalkınma için bir kaynak olarak değerlendiriyor.
Ekonomik ve toplumsal boyut
Milas–Bodrum Havalimanı’nın bulunduğu bölge, sadece uçuş trafiği ile değil; çevresindeki ticari faaliyetler, turizm işletmeleri ve zeytinliklerle de Milas ekonomisinin merkezi bir parçası. Tapu devri, bu gelirlerin yerel kalkınmaya dönmesini engelliyor. Aynı zamanda toplumsal beklenti de etkileniyor: Milaslılar, kendi bölgesinin gelirlerinin kendi ihtiyaçlarına dönmesini bekliyor.
Tarihsel perspektif
Havalimanı 1997 yılında uluslararası uçuşlara açıldığında; Muğla, özellikle de Milas için büyük bir gurur kaynağı olmuştu. Bölge ekonomisi ve turizm hareketliliği açısından kritik bir rol oynadı. Ancak tapu krizinin ortaya çıkması, bu gururun arkasındaki yönetim ve hukuk zorluklarını görünür kılıyor.
Hukuk, kimin yanında duracak?
Milas’ta yaşanan bu tartışma, yalnızca bir havalimanı tapusuyla sınırlı değil. Aynı zamanda yerel demokrasinin, mali özerkliğin ve hukukun geçerliliğinin sınandığı bir örnek. Başkan Topuz’un sözleri, gerçeğin özünü yansıtıyor: “Biz havalimanını satmak istemiyoruz. Doğru ve kararlı bir şekilde hukukun tecelli etmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Bir soru ile bitirelim. Hukuk, kimin yanında durur ve bu karar diğer belediyeler için bir emsal teşkil eder mi?