Bizi yakından takip edenler bilir, olaylara ve yaşananlara yönelik yazılarımızı romantik ve melankolik bakış açısıyla değil, soğukkanlı, gözleme dayalı analitik bakış açısıyla kaleme alırız. Bu tarz, geniş okur kitlesine ulaşmamızda şimdilik sorun yaratsa da bu tarzda kalmaya kararlıyız.
Bilindiği ve gözlendiği gibi, CHP seçim takvimi ikinci etabı olan delege seçimlerinde bazı ilçelerde belediye başkanları ile ilçe yönetimlerinin aday rekabeti üzerinden yaşanan gerilimler sır değil. Ortaca’da delege seçimlerinde yaşanan gerilimin aksine Menteşe’de durum farklı. Menteşe İlçe Başkanı Nail Kızıl, anahtar liste ile kendi mevcudiyetini sağlamaya çalışan bazı ilçe başkanlarının aksine delege seçimlerine yönelik herkesi şaşırtan bir uygulamayı hayata geçirdi.
İlçe başkan adaylığı açıklamasında çoğulcu ve katılımcılığa bağlılığı ile partinin son yıllarda yetişen insan varlığını uzun bir süre sonra sürece davet eden Kızıl, delegelerin ortak akılla belirleneceğine dair açıklamasını; “Örgütümüze ve partimize emek vermiş herkesi sürece katmak istiyoruz” sözleriyle pekiştirdi.
Delegelerin, bir komisyon tarafından belirleneceğini vurgulayan Kızıl, sürecin parti içinde gerilim yerine uzlaşı üretmesi gerektiğini belirtti. Kızıl, “Ortak akılla bir konsensus oluşturarak delegelerimizi belirleme yöntemini kararlaştırdık. Birlik ve beraberlik mesajlarını yalnızca sözde değil, icraatta da göstereceğiz” dedi. Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi, Menteşe’de delegeler komisyon tarafından ortak akılla belirleniyor.
Peki, bu komisyonda kimler var?
İlçe Başkanı Nail Kızıl, Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras, Eski il Genel Meclisi ve İlkeli Yapılanma ekibinden İbrahim Şimşek, İlçe eski Başkanlarından Mehmet Altınay, Öğretim görevlisi Bilgi Taşkıran, yine İlçe eski Başkanlarından Erkan Aydın, Kent Konseyi Başkanı Egemen Balaban, Menteşe Belediye meclis üyeleri ve ilçe yönetim kurulu üyeleri var.
Nail Kızıl döneminde; oyların ve belediye meclis üyelerinin artması, yeni çok amaçlı bir ilçe binasının kazandırılması, ilçe örgütünün hizmetine bir araç alınması, belde statüsündeki yerleşkelerde temsilcilikler açılması elbette önemli gelişmeler. Ancak delege seçiminde uygulanan yöntemin çoğulcu ve katılımcı demokrasi açısından ayrı bir önemi var.
Bir önceki yazıda “Demokrasi, usulün kendisidir” tespiti yapmıştık. Yazıda çoğulculuğun yalnızca bir değer değil, kararların üretim biçimi olarak benimsemesine dikkat çekmiş, demokratik kültürün ancak bu tür pratiklerle anlam kazanacağını ifade etmiştik.
Nail Kızıl, demokrasiye olan bağlılığını delege seçimleri sürecinde usule dönüştürdü. Çok uzun süredir hastalıklı yöntemlere ve rekabetlere ev sahipliği yapan ilçe örgütünü kurumsal sağlığına kavuşturdu. Ötesinde hep arzulanan ancak bir türlü gerçekleşmeyen barış ortamını da tesis etti. Başta Nail Kızıl’ı ve komisyonda yer alan isimleri kutlayalım.
Ve bir soru ile bitirelim.
Delege seçimlerine yönelik örgüte saygı ve özgüvenle gerçekleştirilen uygulamaya, çoğulcu katılımcı demokrasi denmez de, ne denir?