Cumhuriyet Halk Partisi’nde her şey delege seçimleriyle başlar

3

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) siyasi tarihinde bir kez daha örgütsel eşiğe geldi. 30 Mayıs 2025 tarihinde Parti Meclisi’nde kabul edilen Kongreler Yönetmeliği ile başlayan olağan kongre süreci, 13 Ağustos’ta delege seçimleriyle resmen başlayacak. İlçe kongreleri 13 Eylül’de, il kongreleri ise 5 Ekim’de tamamlanacak. Tüm süreç, 5 Kasım 2025’te sona erecek. Normalde teknik ve takvimsel bir ilerleyiş gibi görünen bu süreç, aslında CHP’nin yeni yönetim anlayışının ilk ciddi sınavı niteliğinde. Zira bu takvim yalnızca bir örgütsel yenilenmenin değil, aynı zamanda parti içi dengelerin, eski-yeni rekabetin,  genel merkez-yerel örgüt ilişkilerinin ve genel başkanın kadro mühendisliğinin de sahaya indiği bir süreci temsil ediyor. Üstelik hızlandırılmış bir biçimde. Takvimin sıkıştırılmış yapısı gözden kaçacak gibi değil. Üç hafta içinde delege seçimleri, üç hafta içinde ilçe kongrelerinin tamamlanacak olması, sürecin olağan temposunun dışında ilerleyeceğini gösteriyor.
Elbette bu hız, yalnızca bir organizasyon tercihi değil; muhtemelen hukuki takvime karşı alınmış stratejik bir pozisyon. Bilindiği gibi CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan dava hâlen Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüyor. Mahkeme, 30 Haziran’daki duruşmada CHP’nin avukatının talebi üzerine duruşma tarihini 15 Eylül’e ertelemişti. Parti yönetimi, bu tarihe kadar en azından delege seçimlerini ve ilçe kongrelerini tamamlamayı hedefliyor. Böylece muhtemel bir iptal kararı durumunda oluşabilecek siyasi ve hukuki belirsizlikler minimize edilebilir. Ancak, mesele yalnızca takvimin hızlı akışı değil. CHP’de yaşanan bu örgütsel hareketlilik, Özgür Özel liderliğindeki yeni dönemin yerel örgütler üzerindeki etkisini de test edecek. Bu açıdan, CHP’nin kongre süreci yalnızca bir parti içi demokrasi sınavı değil, aynı zamanda genel merkezin örgütsel hakimiyetini yeniden inşa etme çabası olarak da okunabilir. Özellikle önceki dönemlerin aksine bu yeni dönemde belediye çalışanlarının delege, il ve ilçe kongrelerinde aday olamayacağı yönündeki tüzük değişikliği, bu yeniden inşa sürecinin önemli bir göstergesi. Kuşkusuz bu süreçte il ve ilçe örgütleri arasındaki ilişki biçimleri, daha da önemlisi yerel yönetimlerle örgüt arasındaki gerilimler ve uyumlar da belirleyici olacak. Zira il genelinde parti kulislerinden bize yansıyan bilgiler, bu gerilimlerin giderek görünür hale geldiğine işaret ediyor. Muğla özelinde yalnızca üç ilçe dışında kalan yerleşimlerde belediye başkanları, ilçe başkanları ve taban arasındaki ilişkilerde, ötesinde halkta belirgin bir sorun yaşandığı ifade ediliyor. Bu sorunların bir kısmının yapısal olsa da büyük bir kısmının kişisel olduğuna dikkat çekiliyor. Ama genel eğilim, yerel iktidar gücünün örgütsel meşruiyet ile sınandığı, hatta yer yer çatıştığı bir tabloyu işaret ediyor.
Köşe yazılarımızı takip eden okuyucular hatırlayacaktır; 11 Mayıs’ta kaleme aldığımız yazıda, delege seçimleriyle birlikte sessiz bir yarışın başlayacağına dikkat çekmiş, ilçe başkanlığı adaylıklarına yönelik bir siyasi “şehir turuna” çıkacağımızı ifade etmiştik. Ne var ki, gerek CHP’li belediyelere yönelik operasyonların yarattığı atmosfer, gerekse kişisel sağlık nedenleriyle bu turu gerçekleştiremedik. Ancak siyasi kulisler, her zaman olduğu gibi fısıltılarını eksik etmedi. Ne yazık ki bu fısıltılar, umut veren gelişmelerden çok, örgüt içi memnuniyetsizliklerin arttığını işaret ediyor. Bütün bu gelişmeler ışığında şu temel tespiti yapmadan geçmeyelim: CHP’de her şey delege seçimleriyle başlar. Zira bu süreç, parti içi demokratik reflekslerin hâlâ en canlı biçimde kendini gösterdiği nadir alanlardan biridir. Delege listelerine hâkim olan, çoğu zaman kongreye, hatta kurultaya da hâkim olur. Bu nedenle, yaklaşan seçim takvimi sadece CHP’nin iç meselesi değil, Türkiye siyasetinin yönüne dair önemli bir belirteçtir. CHP’nin bu süreci nasıl yöneteceği, yalnızca kendi örgütsel sağlığı açısından değil, muhalefet bloğunun geleceği bakımından da hayati önem taşıyor. Zira Türkiye’nin muhalefeti hâlâ büyük ölçüde CHP’nin yöneldiği istikametle şekilleniyor.

Haberi Paylaş