CHP’de yaşanan her türlü sorunu örgüt kendisi çözecektir…

3

Haftaya, Bodrum Belediyesi Meclis Üyesi Niyazi Atare’nin rüşvet istediği iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında suçüstü yakalanarak tutuklanması olayı ile başlamıştık. Bu doğrultuda gelişen süreç, önce parti üyesi İbrahim Çırakoğlu’nun tutuklanması ve ardından il ile ilçe örgütlerinin açıklamaları ile devam etmişti. Okuduğunuz bu yazı ise haftayı kapatıyor.
Kurumsal Refleks Sorusu: “CHP Ne Yapacak?”
Bir önceki yazıda “Kurumsal Refleks Nerede Devreye Girer?” başlıklı bölümde şunu ifade etmiştik: “CHP örgütlerinin bu süreçte olayı kişiselleştirerek savunmacı reflekslere değil, kurumsal şeffaflık ve sorumluluk alarak süreci yönetme iradesine; ‘Bizde olmaz’ diyerek inkâr yerine, ‘olursa gereğini yaparız’ diyebilecek netliğe ihtiyacı var. Çünkü siyasi geleneği güçlü örgütler, kriz anlarında duvar örmez; kapı açar.” Aynı yazıda Muğla kamuoyunun bu süreçte yalnızca “soruşturmanın sonucu ne olacak?” sorusuna odaklanmadığını, asıl olarak “CHP kendi iç hukukunu, kendi etik değerlerini devreye sokacak mı?” sorusunun cevabını beklediğini belirtmiştik. Bugün verilecek yanıtın, yalnızca mevcut süreci değil; yarın sandıkta halk ile kurulacak güven ilişkisinin de seviyesini belirleyeceğini ifade etmiştik.
Gazeteci Gözlemi: Örgüt Kendi Gücünü Bilir
Kent siyasetini uzun yıllar kaleme almış, özellikle CHP’yi yakından takip etmiş bir gazeteci olarak inancımız; “CHP’de yaşanan her türlü sorunu örgüt kendisi çözer” yönündedir. Bu tespiti yalnızca bir alışkanlık ya da gelenek olarak değil, tarihsel ve kültürel bir siyasal refleks olarak gördüğümüzün bilinmesi gerekir. Elbette genel merkez, sorunların çözümünde müdahil olabilir ve belli sonuçlar üretir. Ancak CHP örgütü, ihtiyaç duyduğu zemini bulduğunda (!) kimi zaman genel merkezi bile kenara koyarak meseleyi kendi içinde çözer. O zemin; ön seçimin ta kendisidir.
Ön Seçim Sözü Namus Belgesidir
Bugünün parti yönetimi, kurultay kürsülerinde ve seçim bildirgelerinde; her düzeyde aday belirlemenin ön seçimle yapılacağı sözünü verdi. CHP örgütleri açısından bu söz, yalnızca bir vaat değil; örgütsel meşruiyetin ve siyasal ahlakın teminatı, yani bir namus belgesi niteliğindedir. Çünkü bir partinin kurumsal kimliğini koruması, örgüt içi güveni ve dayanışmayı güçlendirmesi, ancak kendi iç hukukunu işletmesiyle mümkündür. Dolayısıyla dış müdahalelere karşı siyasal birlik ancak örgütün, kendi iradesiyle belirlediği demokratik usullere sadakat göstermesi halinde sürdürülebilir. Önümüzdeki süreçte yaşanan ya da yaşanacak her türlü sorunu örgüt kendisi çözecektir. Sorun ya da sorundan ne anlaşılıyorsa…
Geleneğe Duyulan Güven
Partili olunmamasına karşın, CHP ile kurulan ilişkiyi belirleyen temel unsur; kendi sorununu çözebilen bir örgüt geleneğine duyulan güvendir. Ayrıca son dönemde CHP’li belediyelere yönelik müdahaleler, kayyım baskıları örgüt bilincinin yeniden güçlendirilmesini zorunlu kılmıştır. Bu nedenle güven duygusunun, karar süreçlerini tabana açan bir örgüt anlayışıyla yeniden canlandırılması zorunludur. Ak Parti tezine karşı ülkenin önündeki tek seçenek olan CHP, kendi tarihsel refleksini yeniden hatırlayacak, yaşanan her türlü sorunu örgüt kendisi çözecektir…

 

Haberi Paylaş