“Aftan Geçer Evler”  Muğla’nın Kaçak Yapıları

2

Muğla’nın kıyıları ve koyları bir kez daha yaz sezonuna “kaçak yapı şenlikleri” ile girdi. Bize en yakın şenlikler ise Akbük’te ve Akyaka’daydı.
Menteşe’den Ula’ya Akyaka’dan Akbük’e, Bodrum’dan Milas’a kadar uzanan bu “mimari cennette” doğanın koynunda gece yarısı yükselen kaçak villaların, sabaha karşı doğaya armağan edilen prefabrik şaheserlerin yarışına tanık oluyoruz.
Belediyeler ne yapsın? Gece betonu dökülen yapının sabah tabelası bile hazır.
“Tiny house, bungalov, ekolojik yaşam alanı, doğa ile iç içe 1+1 cennet”…
Hepsi kaçak ama ruhsatı instagram beğenileriyle alınmış gibiler. (Ah bu sosyal medya) Belediyeler sabah uyanınca sürpriz doğum günü pastası gibi yeni bir villa ile karşılaşıyor. Mum yerine baca, krema yerine taş duvar. Yık desen vatandaş, yıkma desen doğa ağlıyor.
Tabii burada bir diğer aktör de devreye giriyor: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. Bakanlık ekipleri, havadan, karadan ve denizden kaçak yapıları tespit ediyor. Tespit edilen yapılar “gereği için” belediyeye bildiriliyor. Yani bakanlık, “Ben buldum, sen yık” diyor. Ne de olsa ekip çalışması bu ülkede her zaman görev paylaşımıyla oluyor (!) Biri buluyor, diğeri yıkıyor, bazıları da “bizim alakamız yok” diyerek işin içinden çıkıyor.
Belediyeler kaçak yapı ile tüm imkânlarını seferber ediyor, ancak yıkım süreci, kaçak yapılaşmanın hızına yetişemiyor. İlçe belediyeleri mücadelede kararlı olsa da bir türlü kaçak yapının önüne geçilemiyor. Yıkım kararına karşın yıkıma giden ekipler kimi zaman da mahkeme kararlarıyla karşı karşıya kalıyor. Böyle durumda, yani mahkeme sonuçlanıncaya kadar, kaçak yapının ömrü uzadıkça uzuyor. Bu tür kaçak yapılara özellikle villa tadındakilere Muğla’da “Arkası olan villa” deniliyor.
Bu kaçak işinin bir de kültürel boyutu bulunuyor. Akbük’e giden bir vatandaş, doğayla baş başa kalmak için bir bungalov ya da tiny house arıyor. Ama “Kaçak mı bu?” diye sormuyor. Gerçi sorsa da kendisine; “Vallahi ruhsat sürecindeyiz” yanıtı veriliyor. Bu süreç öyle bir süreç ki; bazen 10 yıl sürebiliyor, ancak kaçak yapı bu süreçte çoktan ‘Airbnb’ye düşmüş oluyor.
Nedir bu; Airbnb? Bu ifade İngilizce “Air Bed and Breakfast” kelimelerinin kısaltmasından oluşuyor ve konaklama sektöründe “yatacak yer ve kahvaltı” sunan küçük oteller ya da pansiyonlar için kullanılıyor. Türkçe de bu ifade; “Havalı Yatak ve Kahvaltı” anlamına geliyor. İronik olan şu ki: Doğaya zarar veren yapılaşma “çevre dostu turizm” kılıfıyla meşrulaştırılıyor. Kaçak bir ‘bungalov’ sitesinin tanıtımında şu ifadeler yer alıyor: “Doğayla iç içe, sakinlik ve huzur.” Oysa o yapı sayesinde doğanın içi dışına çıkıyor, sakinlik betona, huzur toprağın bağrına gömülüyor.
Kırsalından, kıyısına, denizinden ormanına bir çok tehdidi ayna anda yaşayan Muğla’da kaçak yapılara halk arasında artık “Aftan Geçer Ev” deniliyor.
Çünkü herkes biliyor ki bu ülkede kaçak yapılar ve hatta daha büyük ölçekli bazı projeler, ruhsata değil imar affına güvenerek yapılıyor. “Nasıl olsa bir gün bir imar affı gelir, kaçak dediğin meşru olur. Yeter ki sen duvarı ör, çatıyı kapat. Önce yap, sonra affettir” anlayışı hüküm sürüyor.
Altını kalın harflerle çizmek gerekiyor. İmar affı, sadece geçmişin kaçaklarını affetmiyor; geleceğin kaçaklarını da yüreklendiriyor. “Bir gün bana da çıkar” düşüncesiyle kıyıda köşede ruhsatsız inşaatlar başlıyor. Bu yüzden sahillerimiz hatta kırsal alanlarımız artık bir tür kaçak yapı fuarına dönüşüyor. Her stil, her model, her tür pervasızlık mevcut.
Özetle Muğla, iki farklı hayatın kesişim noktası olmuş durumda: Bir yanda çevreye duyarlı yaşamı savunan halk, diğer yanda “doğayla bütünleşmek” adına doğayı parsel parsel bölen kaçak yapı mucitleri ve ötesinde doğal yaşam alanlarını rant potansiyeliyle değerlendiren piyasa merkezli zihniyet.”
Bir yanda mücadele eden ama yetkisi sınırlı belediyeler, diğer yanda imar affı çıkaran,“biz tespit ettik, siz yıkın” diyen merkezi kurumlar.
Muğlalıların doğanın içinde nefeslenirken etrafına bakıp, “Burası çok güzel, keşke herkes bilmese” diye düşünmesi tesadüf değil.

Haberi Paylaş