Yangın Yönetmeliği’nin Mimari Mirasa Tehdidi 

5

Ula Akyaka’ya ilk kez gelen biri, Azmak Nehri’nin dinginliğine, rüzgârın yön verdiği sokaklara, ahşabın gölgeyle kurduğu o sessiz ilişkiye hayran kalır. Ama asıl büyü, çoğu zaman başımızı kaldırdığımızda başlar. Tavanlarda, Muğla’nın kimliği sayılan o ince ahşap tavan işçiliklerinde. Bu mimari dilin arkasında bir isim vardır: Nail Çakırhan. Akyaka’yı betonun değil, doğanın ve yerel ustalığın diliyle kuran taşla ahşabı, rüzgârla güneşi barıştıran bir mimari vizyonun sahibidir Çakırhan. Onun Akyaka evleri konut olmanın ötesinde Muğla kültürünün çağdaş bir yorumu, yaşayan bir mirastır. Ancak bugün bu miras yeni “Yangın Yönetmeliği” gerekçesiyle ciddi bir tehdit altında.
Güvenlik, kültürel hafızayı söktürür mü?
Son dönemde Akyaka başta olmak üzere Muğla genelindeki geleneksel mimariye sahip oteller ve işletmeler, keskin bir dayatmayla karşı karşıya.  Yeni yangın yönetmeliğine göre; “Ahşap tavanlar ya sökülecek ya da alçıpan gibi ‘yanmaz’ malzemelerle kaplanacak”… Bu uygulama, kağıt üzerinde “güvenlik” başlığı taşısa da, sahada karşılığı kültürel tahribat. Çünkü sökülmesi istenen şey sıradan bir yapı elemanı değil, ustaların el emeğiyle yapılmış, geometrik ve bitkisel desenlerle bezenmiş, Muğla’nın hafızasını taşıyan sanat eserleri. Bugün il genelinde ahşap malzemeyle oluşturulmuş turizm işletmelerinde, özelliklede Akyaka’da yaşanan tartışma, aslında daha büyük bir sorunun aynası: Türkiye, güvenlik ile kültürel mirası hâlâ birbirinin alternatifi sanıyor.
Dünya ne yapıyor?
Yangın güvenliği elbette önemli. Kimsenin buna itirazı yok. Ancak soru şu; Güvenlik, mutlaka yok ederek mi sağlanır? Araştırdık ve gördük ki dünyadaki örnekler bunun böyle olmadığını açıkça gösteriyor. Avrupa’da modern ahşap yapılarda ateşe dirençli ahşap kaplamalar ve özel boyalar kullanılıyor. Deprem ve yangın riski en yüksek ülkelerde tarihi tapınaklar özel emprenye teknikleriyle yüzyıllardır ayakta tutuluyor. Bu yöntemle ahşap, koruyucu kimyasallarla korunuyor.  Ya da dünyanın farklı noktalarında yapılar yangına dayanıklı kaplamalar ve sprinkler sistemleriyle korunuyor. Birçok Avrupa kentinde tarihi ahşap kirişli yapılar, kimyasal yanmazlaştırma ve modern algılama sistemleriyle yaşatılıyor. Yani dünya şunu söylüyor; “Ahşap düşman değildir bilinçsiz uygulama düşmandır”…
Turizmi korumak mı, kimliği silmek mi?
Akyaka’ya gelen yerli ve yabancı turist, standart bir otel tavanı görmek için gelmiyor.
Buraya gelenler, Nail Çakırhan’ın bıraktığı izleri, Muğla tavanlarının ruhunu, yerel dokunun sahiciliğini deneyimlemek istiyor. Ahşap tavanı söküp yerine alçıpan koyduğunuzda yalnızca bir mimari unsur değil, Akyaka’nın hikâyesini de söküp atmış oluyorsunuz. Bu, turizmi korumak değil; onu sıradanlaştırmak anlamına geliyor.
Akıl, bilim ve diyalog
Bu konuda Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülent Karakuş, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik taslağıyla ilgili sektörün yaşadığı sorunları aktarmak üzere Ankara’da temaslarda bulundu. Yapılan görüşmelerde yönetmeliğin sahadaki uygulamaları, teknik uyumsuzluklar ve Muğla’nın özgün mimarisinin korunmasına ilişkin sorunlar iletildi. Özellikle kıyı yerleşimlerinde bulunan tescilli ve geleneksel mimariye sahip yapıların tek tip teknik hükümler nedeniyle ciddi zorluk yaşadığını yetkililere rapor edildi. Bu temaslardan sonuç alındı mı bilmiyoruz. Bildiğimiz Gökova Akyakayı Sevenler Derneği’nin kültür ve turizm odaklı uyarılarının hayati önem taşıdığı. Önerimiz; Meslek odaları, STK’lar, yetkililer, yangın güvenliği uzmanları, mimarlar, koruma kurulu ve işletmecilerden oluşan geniş kapsamlı ortak bir komisyon kurulması. Alternatif, bilimsel ve dünyada karşılığı olan yangına dayanıklı ahşap çözümlerinin mevzuata dahil edilmesi…
Nail Çakırhan’ı anmak yetmez.
Beton yerine ahşap evler inşa ederek çevreye saygılı mimariye öncülük eden, Ağahan Mimarlık Ödülü sahibi Nail Çakırhan’ın doğayla uyumlu, yerel mirası önceleyen vizyonunu korumak gerekir. Bu ahşap tavanlar bir kültürün nefesi, bir coğrafyanın hafızasıdır. Elbette güvenlik de önemlidir. Ama güvenlik, kültürel kimliği ortadan kaldıran bir anlayışla değil; bilgiyle, teknolojiyle ve sorumlulukla sağlanmalıdır.
Yangın yönetmeliği uygulanırken, Muğla’nın belleği yanmamalıdır…

Haberi Paylaş