Muğla Kent Konseyleri Birliği Kuruldu: Peki Yatağan ve Köyceğiz Nerede?

7

8 Temmuz 2025 tarihi, Muğla için yerel demokrasi açısından kayda değer bir adımı simgeliyor. İldeki ilçe kent konseyleri, “Muğla Kent Konseyleri Birliği” çatısı altında birleşerek, dayanışma, eşitlik ve katılımcılık ilkeleri etrafında kurumsal bir yapı oluşturdu.
Menteşe Kent Konseyi Başkanı Sacit Egemen Balaban’ın dönem sözcülüğü, Necati Demirel’in genel sekreterliğinde kurulan birlik, her ay farklı bir ilçede toplanacak şekilde örgütleniyor. Ancak tablo eksiksiz değil. CHP’li Yatağan ve Köyceğiz ile AK Partili Seydikemer ve Kavaklıdere ilçeleri, bu yeni yapının dışında kalmış durumda. Özellikle CHP yönetimindeki Yatağan ve Köyceğiz’de henüz bir kent konseyinin kurulmaması, kamuoyunda soru işaretleri yaratıyor. Yatağan’da Belediye Başkanı Mesut Günay, Köyceğiz’de ise Ali Erdoğan görevde. Her iki isim de 2024 yerel seçimlerinde “değişim” ve “katılımcı yönetim” söylemleriyle öne çıkmıştı. Ancak geçen 16 ayın ardından bu iki ilçede hâlâ bir kent konseyi bulunmuyor.
Konuya dair kulislerde dile getirilen, “Kent konseyi, başkanın eline ayağına dolanır, meclisin işleyişine engel olur” yönündeki görüş ve iddialar, temsili demokrasi ile doğrudan katılım araçları arasındaki gerilimi açıkça yansıtıyor. Oysa kent konseyleri, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda yer bulan, halkın yönetime katılımını kurumsallaştıran yapılar olarak tanımlanıyor. Yasal dayanağa sahip bu mekanizmaların hayata geçirilmemesi, belediye başkanlarının katılımcı yönetim iddiasını zayıflatıyor. Bazı kaynaklar ise bu ilçelerden birinde daha önce kurulmuş ancak atıl hale gelmiş konseylerin bulunduğunu öne sürüyor. Ancak burada temel soru açık: “Pasif bir konsey, aktif bir demokrasinin işaretçisi olabilir mi?” Halkın vicdanı olarak tanımlanan kent konseyleri, mahalle meclislerinden kadın ve gençlik meclislerine kadar geniş bir katılım alanını kapsıyor. Aksi halde konsey, yalnızca sembolik bir ‘sessizlik kulübüne’ dönüşüyor. Yeni kurulan Muğla Kent Konseyleri Birliği’nin, Ege Kent Konseyleri Birliği’ni örnek aldığı görülüyor. Ege Birliği, eşitlikçi, çevreci ve demokratik ilkeleri merkeze alarak, yerel yönetimlerle halk arasında kurumsal bir köprü inşa etmeyi hedeflemişti. O süreçte Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz ve Menteşe Kent Konseyi Başkanı Dr. Vehip Keskin, birliğin yürütme kurulunda yer almıştı. Bugün aynı yolculuğa çıkan Muğla’daki birlik ise önemli bir potansiyel taşıyor. Fakat bu birliktelik, Köyceğiz ve Yatağan gibi ilçelerde kent konseylerinin kurulmaması nedeniyle eksik kalıyor. Bu iki ilçenin ortak masa etrafındaki yerlerini almamaları, yalnızca bir kurumsal eksiklik değil, aynı zamanda bir temsil sorununa işaret ediyor. Bu noktada gözler, CHP’nin yerel yönetim anlayışına çevriliyor. CHP’nin insan hakları, şeffaflık ve katılımcılık gibi evrensel değerler üzerinden şekillenen sosyal demokrat çizgisi, yalnızca genel merkez açıklamalarıyla değil, yereldeki uygulamalarla da somutlaşmalı.
Hatırlanacağı üzere, kısa süre önce Sosyalist Enternasyonal Yerel ve Bölgesel Yönetimler Başkanlığı görevine seçilen Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aras, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer vermişti: “Demokrasiyi, insan haklarını, adaleti ve barışı kararlılıkla savunacağız. Halkın iradesinin yanında yer alacak, kentlerimizi eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın kaleleri haline getireceğiz.” Bu sözler, yerel düzlemde uygulamaya geçmediği sürece, bir iyi niyet beyanı olmaktan öteye geçemez. Köyceğiz ve Yatağan örneklerinde, CHP’nin yerel temsilcilerinin hâlâ kent konseyleri kurmamış olması, bu tür evrensel vaatlerin sahadaki karşılığını zayıflatıyor.
Sonuç olarak, halkla kurulan ilişkinin yalnızca seçim sandığıyla sınırlı kalmadığı, kentlerin geleceğine dair söz hakkının sürekli ve çoğulcu bir biçimde inşa edilmesi gerektiği unutulmamalı. Yerel demokrasinin sürdürülebilirliği, yalnızca seçimle, sandıkla değil, çoğulculukla ve katılımla mümkündür. Kent konseyleri, bu katılımın kurumsal ifadesidir.
Ülkeye demokrasiyi, hukuku ve adaleti vaat eden CHP’nin Muğla seçilmişleri; milletvekilleri, il-ilçe başkan ve yönetimleri; Yatağan ve Köyceğiz’de çoğulculuğu, katılımcılığı ve halkın yerel yönetime söz hakkını kısıtlayan anlayışa karşı sessiz kalmaya devam etmemeli.

Haberi Paylaş