Kurtuluşun ve kuruluşun partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), şimdi “butlan” kavramının soğuk merceği altında. Sözlükte “yok hükmünde sayılma” anlamına gelen bu hukuk terimi, bir siyasi partinin iradesini askıya alabilir mi?
Hava mevsim normallerinin üzerinde. Ankara’nın ağır yaz sıcağına rağmen parti içindeki tansiyon daha da sıcak. Mahkemeden çıkması muhtemel bir “mutlak butlan” kararı, yani kurultayın iptali ve geçersiz sayılması durumunda CHP’yi kimin yöneteceği sorusu, yalnızca parti koridorlarında değil, memleketin her yerinde ve her zeminde tartışılıyor.
Ve bu tartışmaların merkezine, genel başkan olarak siyasete yön vermiş bir isim yeniden oturuyor: Kemal Kılıçdaroğlu. Artık “eski genel başkan” sıfatıyla anılsa da, hala partinin hafızasında ağırlığı hissediliyor.
Bilindiği gibi Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde üç kritik isimle bir araya geldi: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Parti Meclisi üyesi Engin Özkoç. Görüşmeden medyaya sızan bir cümle, adeta siyaseti karıştırdı.
“Kayyuma Teslim Etmem”… Bu söz bir temenni miydi, yoksa bir uyarı mı?
Görüşmenin kamuoyuna yansıması üzerine konuşan Kılıçdaroğlu, gazeteci Fatih Atik’e yaptığı açıklamada hayal kırıklığını açıkça dile getirdi: “Benden izin istemediler, henüz ortada bir karar yok. Karar çıksa da partiyi kayyuma teslim etmeyeceğimi söyledim.”
Kılıçdaroğlu’nun asıl uyarısı ise çok daha derinde yer aldı: “Yapılan yorumları, CHP’ye ve bana kurulmuş bir tuzak olarak görüyorum.”
Bu ifadeler, Kılıçdaroğlu’nun yaşananları yalnızca bir iç tartışma değil, sistematik bir müdahale olarak okuduğunu gösteriyor. Mahkemeden çıkacak olası bir kayyum kararı karşısında “kararı tanımam” diyemeyeceğini vurgulasa da, kayyumun parti kültürüyle bağdaşmayacağını net biçimde ortaya koyuyor:
“Ben görevi kabul etmesem karar kadük kalır demek anlamsız. Kayyum gelse daha mı iyi olur? Kayyum gelince ne zaman kurultayı toplayacağı belli olmaz. O döneme kadar partiyi kim, nasıl yönetecek?”
Ve belki de açıklamadaki en kritik cümle: “CHP kayyuma teslim edilemez.”
Bu söz, Kılıçdaroğlu’nun bir uyarısı mı, yoksa parti tabanına yönelik bir direnme çağrısı içeren siyasi vasiyeti mi? Yakındır anlarız.
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalar sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri ziyareti sonrasında kendisine sorulan; “30 Haziran CHP için önemli bir gün. Karar açıklanması bekleniyor. O kararın ardından Kemal Bey’in tekrar partinin başına geçmesi konuşuluyor. Eğer gelirse ne olur? 30 Haziran’dan sonraki süreci nasıl yöneteceksiniz, B planınız nedir?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak. Bir siyaset yaparsın sana en güvendikleri butlan kararını çıkarsınlar, milletin gönlünde, başında taç olursun. Öyle bir iş yaparsın milletin gönlünde butlan olursun. Hiç kimseyi partililerin ve milletin gönlünde butlan olacak bir pozisyona Allah düşürmesin.”
Bir tespitle bitirelim.
CHP’de 30 Haziran’da verilecek mahkeme kararına kilitlenmiş iç tartışmalar, “kayyum” ihtimali ve partinin iradesine sahip çıkma meselesi etrafında sertleşiyor.