Cumhuriyet Halk Partisi, 39. Olağan Kurultay’da delegelerin oyuna sunulacak yeni parti programını Ankara’da düzenlenen kapsamlı bir tanıtımla kamuoyuna açıkladı. Yakından takip ettiğimiz, “Güçlü Yurttaş, Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye” başlığını taşıyan program, hem ekonomik hem yönetimsel ve toplumsal boyutlarıyla CHP’nin gelecek vizyonunu yeniden tanımlama iddiasında. Program; Demokrasi, Yönetim ve Adalet, Kalkınma, Sosyal Devlet, Dış Politika-Güvenlik-Dirençlilik olmak üzere dört ana eksen üzerine kurulu. Bu başlıklar, hem Türkiye’nin yapısal krizlerine hem de toplumsal beklentilere verilen bir yanıt olarak sunuldu.
Program tanıtımında konuşan CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, ekonomik krize karşı iddialı bir dönüşüm vaat etti. Sözleri, uzun süredir vatandaşın ve siyasetin merkezinde olan hayat pahalılığı ve enflasyon tartışmasının CHP nezdinde nasıl bir çerçeveye oturduğunu gösterdi. “Hayat pahalılığına son vereceğiz. Enflasyonla mücadelede maliyetin toplumun üzerine yıkılmasına da, enflasyon yoluyla servet transferine de izin vermeyeceğiz.” Böke, kamusal kaynakların “rant yerine üretime yönlendirileceği” vurgusunu tekrar ederken, bütçe yapma yetkisinin yeniden TBMM’nin ana görevi haline getirileceğini belirterek kuvvetler ayrılığı tartışmasına da ekonomik bir boyut ekledi. Vergide adalet bölümünde ise programın en somut vaatlerinden biri yer aldı: “Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi.”
Programın sosyal boyutu, özellikle işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından önemli bir dönüşüme işaret etti. Haftalık çalışma süresinin 40 saatin üzerine çıkmayacağı, kıdem tazminatının güvence altına alınacağı ve iş cinayetlerinde “sıfır tolerans” yaklaşımının uygulanacağı belirtildi. Soma, İliç, Dilovası gibi simge haline gelmiş felaketlerin tekrarının engellenmesi için güçlü bir regülasyon ve denetim mekanizması vaadi, kadın ve genç istihdamının artırılması, engelli bireylere uyum ve eğitim desteğinin genişletilmesi de sosyal devlet anlayışının arasında yer aldı.
Program tanıtımında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti programının çökmüş devlet mekanizmasına bir itiraz olduğunu, partinin siyasi rotasında yeni bir döneme girildiğini net cümlelerle ortaya koydu: “Vatandaşın iliğine kemiğine kadar hissettiği sorunları anlatma değil, ona çözümleri söyleme zamanıdır. Bu yürüyüş, iktidara yürüyüştür. Zaman, iktidar zamanıdır”… CHP’nin uzun süredir savunduğu parlamenter sistem hedefi, bu kez “yüzde üç seçim barajı” gibi somut önerilerle birlikte sunuldu. Özel, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlayan; devlet denetlenen, yurttaş güçlü; meclis etkin, hukuk üstün anlayışını öne çıkardı.
CHP’nin yeni programı, Türkiye’de siyasal tartışmaların merkezine yeniden “kurumlar”, “hukuk”, “kalkınma” ve “adalet” başlıklarını taşıma iddiasında. Ancak bu iddianın politik karşılığı, yalnızca kurultay salonlarında değil, toplumun ekonomik bunalım içindeki geniş kesimlerinde karşılık bulup bulmayacağına bağlı.
